14 Eylül 2009 Pazartesi


Kurşun yemiş toprak rengi suya ve devasa doklara arkamızı verip, heybeti varlığını sorgulayan adliye yapılarının önünden dönerek içeri doğru Mathew caddesi boyunca ilerlerken, biraz da onların azametiyle uç veren küçülüp kaybolma duygusu, yavaşça yerini zaten erken biten günün sonuna hiç tanık olmama irade dışı isteğine ve ziyedesiyle de 2 kraliçe karşılığı yuvarlanacak bir pint ın uçurum susuzluğuna bırakıyor ve üstüne suya kurşunun döküldüğü yerden bir de duş alıyoruz.

Daha sonraki vizitasyonlarını yalınca sayıklayan 7 inç Harvest (within you)( Domino, RUG241) çarşı içindeki HMV' nin mevsim reyonunda bekliyor beni. "Clinic tam da dört bir yan sularla çevriliyken, yakışıklı ve adaleli sörfçü olamamanın müziğinin peşinde olabilir mi?" diyorum."Kes sesini" diyor, Lime Street istasyonundan Manchester istikametine kalkan ilk trene biniyorum.

Taş plak dönemini -biraz da vinil düşkünlüğünün arkasına gizlenerek- şimdilik gözardı edebilirsek, oldukça yeterli bir Zeki Müren külliyatı toparlayabilmenin pek keyifli yolu, Grafson çıkışlı 7 inçlerin peşine düşmek. 1959-1974 yılları arasında yayınlanan bu yaklaşık iki yüz plak ya da daha çok kullanılan tabirle 45'lik, gençliğimizin elimizde listelerle dolanıp, içeride kıllandığımız herhangi bir nesnenin varlığını hissettiren her dükkana girdiğimiz çağını anımsatttıkça gülümseten katalog numaralarıyla kesin sonuç veriyor. Bu serüvende yol alırken Gözleri Aşka Gülen (Grafson, 3089) ile birlikte iki nadir 7 inç plağın da adını anmanın pek bir sakıncası yok sanıyorum: Şevket Uğurluel ve Arkadaşları - Gözleri Aşka Gülen/You (Melodi, 2158) ve Los Alcarson - Gardiyan/ Gözleri Aşka Gülen (Philips pf 357236)...

Bizim cografyada darbenin vurduğu bıçak yarası Oymacı Quentin'inkini hiç de aratmazken, pek öyle devam etmediyse de 1980'lerin ilk kitlesel "Margaret Thatcher yalnızlığı" hareketlerinden biri, The Jam' in Sound Affects'iyle (Polydor) kendine vücut buluyordu. Daha sonraları halk içinde adı geçtiğinde ayağa kalkıp önümüzü ilikleyeceğimiz insan, bizim kısaca Wellerizm olarak bildiğimiz ekolü, en öfkelisini kendine yöneltmiş, en sadece kendinden emin ve en yalnız sesiyle anlattı ki "yalnız insanlar, en öfkeli olanlardı."

Rolling Stone, Şubat 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder