17 Eylül 2009 Perşembe


Hamamyolu boyunca, evden uzak olmanın da tedirgin adımlarıyla, üzerinden geçerken o umursamaz gülümsemeyi takınmayı adet edindiğimiz Porsuk'a umursamaz bir bakış atıp Cengiz Topel, dokuz numarada Turgut Berkes neşri Kara Kutu'yla (Om Music, 2000), onun kapağındaki kösnül duruşla karşılaştık."Hayatta yalnızca bir kez olabilecek şeylerin olabilmesi için en azından hayatta olmak gerek" dedim. "Kes sesini" dedi.

1985 sonunda görünen oydu ki; The Smiths, Meat is Murder'a kafa tutabilecek derinlikteki tek atak Glasgow betlik amirleri Jesus & Mary Chain'den gelmişti. Psycho Candy (Blanco y Negro), domestik buhranı ve içe dönük asiliği, gürültüyü yarı estetik kaygıyla tesviye ederek, armonik geri itilimlerle küresel soğuyarak ve üstelikle yaz kış siyah giyinerek "yere bakmaların" sadece utangaçlıktan olmadığını hafif de utangaç bir tavırla anlatıyordu. Bir başka Glasgow büyüğü Kenny Dalglish ve onun "Kırmızıları"nın efsane yıllarının sonu, John Peel'in en kudretli dönemiydi ve o yıl kış çok sert geçti.

İskoçya'nın hep yeşil örtüsü, 1988 başlarında yine bir Glasgow banliyösünden The Orchids'e zemin oluyordu. Sarah Records'un 2 katalog numaralı yayını; "I' ve Got A Habit", "Give Me Some Peppermint Freedom" ve "Apologies"den oluşuyor ve bu bağımsız soluk sonraki yıllarda peşine düşülecek 100 kadar 7 inçin de ikinci ulağı olarak (ilki The Sea Urchins'e ait ve elimizde mevcut değil) tarihe karışıyordu.

Bizim gibilerden anlayanların genellikle hiçbir halttan anlamayan arkadaşları olur. Takip eden on sene de öyle oldu. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı, Kadıköy kaldırımları hep kaygandı. The Yummy Fur, Sexy World albümünü yayınladığında (Guided Missile, 1998) CD bir şişe pastisin ederi kadardı, şimdi paha biçilemiyor.

Rolling Stone, Mart 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder